29 Ağustos 2010 Pazar

İstanbul Fashion Week Rüyası











Dünyanın en önemli metropollerinden biri olan ve 2010 Avrupa Kültür Başkenti çerçevesinde birbirinden güzel etkinliklere imza atan İstanbul, İFW'nin sayesinde bir kez daha modaya doydu.

Aslında konuşacak o kadar şey var ki, hangisinden başlasam bilemiyorum. 
Liste şöyle;
Geçen sefer olduğu gibi (Meg Ryan) medyada 'Manşet Etkisi' yaratacak birinin (Anna
Kournikova) getirilmesi, İSTEMİYORUZ! (İlk bakışta kötü, ama Türkiye'de buna hala ihtiyaç var)

Frikiklerle manşet olan bir İFW, İSTEMİYORUZ! (Yoksa istiyor muyuz?)

Defilelerde çıkan izdihamlar, İSTEMİYORUZ!

Gönüllü çalışanlar, İSTEMİYORUZ! (Nasıl seçildiği hakkında en ufak bir fikrim yok)

Kapanış defilesinde onca davetli sırada beklerken yandan süzülen 'Vip görünümlü şahinler', İSTEMİYORUZ! (Fatura Koton'a kesildi ama PR'ların hiç mi suçu yok?)

Beklenenden fazla ilgi, İSTİYORUZ! (Ama bu neden hesaba katılmıyor?)

Organizasyona festival havası katan 'base'ler, KESİNLİKLE İSTİYORUZ! (Geçen 


seferki Santralistanbul'a kıyasla, İTÜ Taşkışla Kampüsü tabiri caizse 'Cuk' oturmuş)






Böyle güzel 'After Party'ler, İSTİYORUZ! (Su ada'da iptal edilen kapanış kokteyli yapılsaydı belki bu kadar güzel olmazdı)

Ayrıca bahsetmeden edemeyeceğim Alessandra Ambrosio'yi ölmeden dünya gözüyle görmek nasip olmadı (Koton'da pide kuyruğuna takılanlardanım evet) ama içeri almayan güvenlik görevlilerin tavsiyesi üzerine' 'seksi ablamızı' dev ekrandan izleyebildim. 

Buna rağmen organizasyonun kapanış etkinliği yani 'After Party'si o kadar iyiydi ki 'Koton facia'sını çabuk atlattık.
Bu arada defileler bir kenarda dursun ama ben bahçedeki sokak modasını alacağım... 










Ne olursa olsun Fashion Week rüya gibi geldi ve geçti. Taşkışla'dan çıkarken gerçek dünyaya alışmakta zorluk çektik desek yalan olmaz.
Bir sonraki İFW'yi dört gözle bekliyorum...